Innovation

Share This:

İnovasyon Kavramına Bir Bakış;

Türkiye’de İnovasyon

Prof.Dr.Selman Karayılmazlar
Yrd.Doç.Dr.Yıldız Çabuk
Öğr.Görv.Gülay Şener

Özet

Teknoloji hızla gelişirken global rekabette gittikçe artmaktadır. Günümüz işletmelerinin bu rekabet ortamında ayakta kalabilmelerinin yolu farklılaşmaktan geçmektedir. Farklılaşmanın yolu ise inovasyondur. Yani, inovasyon globalleşmeye yol açmakta, globalleşme ise inovasyonu zorunlu kılmaktadır. Sürdürülebilir karlılık ve büyüme için tek yol inovasyondur. Ürünlerin ve hizmetlerin giderek benzeştiği günümüz hiper-rekabetçi ortamında kalıcı olabilmek inovasyonla mümkün olmaktadır. Yaratıcılığın, yeni fikirlerin ticari yarara dönüştürülmesi olarak tanımlayabileceğimiz inovasyon kavramı günümüz ve gelecekte şüphesiz en popüler kavram olacaktır.

Bu çalışmada, inovasyon kavramı, Türkiye’nin inovasyon gücünü açıklamaya yönelik bilgiler derlenerek inovasyonun önemi açıklanmaya çalışılmıştır.

Abstract

Global competition increases rapidly as parallel to technological developments. The most recommended way for the enterprises to stay in business is differentiation. The differentiation can only made by innovation. That means, innovation causes globalization, and globalization requires innovation. Sustainable profitability and growth can be achieved by innovation. Today’s environment is hyper-competitive and products and services are becoming very similar. Thus, innovation is a must for the enterprises to stay alive. Innovation can be explained as the transformation of creativity and new ideas to commercial benefits, and it is and it will be one of the most popular terms for now and in the future.

In this study, information is given regarding the explanation of innovation, Turkey’s innovation power and the importance of innovation was emphasized.

1. İnovasyon Kavramı

İşletmelerin karşılaştıkları en önemli darboğazlardan birisi de yenilikler konusu ile ilgilidir. İşletme başarısı açısından yenilikçiliğin önemi günümüzde artmıştır. Çünkü artan rekabet ortamı günümüzde işletmeleri yaratıcı ve yenilikçi olmaya adeta zorlamaktadır.

Yaratıcılık ve yenilik kavramları girişimciliğin ayrılmaz bir parçasını oluşturmaktadır. Yaratıcılık, yeni fikirler geliştirme, problemler ve fırsatlara yeni bakış açıları getirebilmektir. Yenilik ise, bu problem ve fırsatlara insanların yaşam kalitesini geliştirecek ya da iyileştirecek yönde      yaratıcı çözüm yollarını uygulama becerisidir. Lewitt’in ifadesi ile yaratıcılık yeni şeyler düşünme (thinking new things), yenilik ise; yeni şeyler yapmadır (doing new things). Başarılı girişimciler yeni fikirlerle yola çıkarlar ve bu fikirlerin hayata geçirilmesi yönünde çaba gösterirler (1).

İnovasyon, türkçe sözlük karşılığı yenilikçilik/yeniliktir. İnovasyon “yeni bir şey yapmak” anlamı Latince “inovare” kelimesinden gelmektedir. Günümüzde en sık kullanılan anlamıyla inovasyon, bir teknolojinin geliştirilerek, ürünün kendisi ve/veya üretim süreci, pazarlama süreci vb açılardan daha kaliteli ve/veya daha ucuz hale getirilmesi yada teknoloji transferine hazırlanması olarak kabul edilmektedir. İnovasyon kesinlikle icat değildir. Örnek vermek gerekirse, telefon bir icattır: ancak cep telefonu veya wap’lı bir cep telefonu bir inovasyondur (2). Singer dikiş makinasını Isaac Singer değil, 1846 yılında Elias Howe icat etmiştir. Ancak Singer icadın patentini alarak inovasyona dönüşümünü sağlamıştır.

2. Neden İnovasyon? 

İnovasyon, hem yaratıcı fikirlerden ticari fayda yaratma sürecine hem de bu sürecin sonunda ortaya çıkan yeni ürünler, hizmetler ve iş modellerine verilen bir addır. Yani aynı kelime hem gerçekleştirilen süreci hem de bu sürecin ürünlerini adlandırılmak da kullanılmaktadır. İnovasyon dünya iş liderlerinin gündeminin de en üst sırasına oturmuştur. IBM’ in dünya çapında yürüttüğü ve raporu yeni yayınlanan araştırmada 765 CEO inovasyonun en önemli konu olduğunu söylemişlerdir. Mart 2006 tarihli Global Mc Kinsey araştırmasına katılan 3470 tepe yöneticisi, bugünün iş dünyasında değişime etki eden en önemli faktörün inovasyon olduğu düşüncesindedirler. Price Waterhouse Coopers’ın Mart 2005 de yaptığı Trendsetter araştırmasının sonuçlarına göre de Amerika’nın en hızlı büyüyen özel şirketlerinin üçte ikisinin CEO’ları inovasyonun şirket çapında en öncelikli iş olduğunu ve iş sonuçlarının üründe önemli ve olumlu etkisi olduğunu söylemişlerdir. Yılbaşında Davos’da gerçekleştirilen Dünya Ekonomik Forumu toplantılarında da inovasyon ana temayı oluşturmuştur (3).

İşletmelerin faaliyet gösterdiği çevre koşulları ve rekabet ortamı devamlı değişime uğramaktadır. Bu hızlı değişen iş ortamı içerisinde yaratıcılık ve yeniliğin işletmenin vazgeçilmez bir parçası haline gelmesi özellikle küçük işletmelerin büyük işletmeler karşısında başarılı olabilmesi için gerekli olmaktadır. İşletme bünyesinde bu değişimi sağlayamayanlar başarısız olacaktır (1).

İnovasyon işletmede devamlı bir süreç olmalıdır. Bu yeniliklerden birçoğu başarısızlıkla sonuçlanabilir. Ancak elde edilen bir başarılı bir sonuç işletmeyi hedeflediği noktalara taşıyabilir. “The Innovation Paradox” ( İnovasyon Paradoksu) isimli kitabın yazarlarından Ralph Keyes ve Richard Farson’a göre ortaya çıkan her başarısızlık şirketlerin gücünü artırır. Önemli olan risk alabilme becerisi gösterebilmektir. İş hayatında başarılı olarak adlandırılan insanların hiçbir zaman başarısızlıkla tanışmadığını düşünmek yanlış olur. Thomas Edison, Henry Ford gibi örneklerin her biri nihai başarıya ulaşmanın yolunun başarısız olmaktan geçtiğini biliyorlardı. IBM’in kurucusu Tom Watson başarılı inovatif çalışmalara imza atmak için yapılan hataların oranını ikiye katlamak gerektiğini söylemişti. Silikon vadisinde sürekli olarak “ başarısızlık burada hoşgörüyle karşılanır” denir. Dünyanın en inovatif insanlarından Bill Gates, kendisinde bulunan inovatif ruhun temelinde yatan gerçeği şu sözlerle açıklıyor: “Her şeyi denemek zorundasınız, çünkü inovasyonun arkasında yatan asıl büyük sır, ne kadar hızlı düştüğünüzle ve başarısız olduğunuzla doğru orantılı.”(4).

İşletmelerin rakipleri karşısında teknik üstünlüğü sağlamaları, pazara hakim olmaları, karı artırmaları, işletme imajını kuvvetlendirmeleri, değişen talepleri karşılayabilmeleri, kalifiye personeli tutabilmeleri ve çekebilmeleri, motivasyonu ve üretkenliği artırabilmeleri gibi nedenler girişimcileri inovatif olmaya zorlamaktadır.

3. Türkiye’de İnovasyon

Türkiye’yi inovasyon kavramıyla tanıştıran Prof.Dr. Arman Kırım’a göre “Artık yeni teknoloji geliştirmeyenler, yeni şeyler üretmeyenler daha zor para kazanacak”. Yani adına inovasyon ekonomisi diyebileceğimiz yeni ekonomik düzende inovasyona yatırım yapmayan para kazanamayacaktır (5). Bunun nedeni ise oldukça basittir. Çünkü, bugün dünyada mal ve hizmet bolluğu yaşanmaktadır. Ürün ve hizmetlerdeki aynılaşmaların fiyatları düşürmesi eğilimi işletmelerin karlı çalışmalarını zorlaştırmıştır.

80’li yılların moda deyimi olan Toplam Kalite yerini artık inovasyona bırakmıştır. Şüphesiz inovasyon bugünlerde ve gelecekte hem dünyada hem de ülkemizde sıkça duyacağımız ve Türkiye’yi ileriye götürecek en önemli kavramdır. Ancak, 2000 yılı Lizbon Zirvesinde beliren AB üyesi ve aday üyesi ülkelerin inovasyonun gücünü ölçmede ölçü olan göstergelere bakıldığında Türkiye’nin yeri pek parlak değil ama kötü de değil.

Tablo 1. Avrupa Birliği Yenilikçilik Göstergeleri ve Türkiye (6)

Tablo 1. Avrupa Birliği Yenilikçilik Göstergeleri ve Türkiye (6)


AB’nin Lizbon kriterlerine göre 2010 yılı için dünyasının en ileri ve bilgiye sahip olması hedefine doğru ilerlerken inovasyonu ön planda tutmaktadır. ABD ise, son 25 yıldır kurumlarının verimlilik ve kalite yönlerini optimize ettikten sonra ileriki çeyrek yüzyılda tüm toplumu inovasyonla buluşturmayı hedeflediğini vurgulamaktadır (8). Tablo1’e göre, AB ülkeleri arasında en yüksek dağılıma sahip yenilikçilik göstergelerinden birisi yenilikçiliğe katılan KOBİ’lerin yüzdesi (%18, AB’de %11,2), diğeri ise pazardaki yeni ürün satış yüzdesidir (%9,4, AB’ de % 6,5). En düşük dağılıma sahip gösterge ise ileri teknoloji üretiminde çalışanlar oranıdır. AB ortalamasında ileri teknoloji üretiminde çalışanlar yüzdesi 7,57 iken Türkiye’de bu yüzde 1,19 seviyesindedir. İleri teknoloji patent alımında AB ortalaması %27,8’i bulurken Türkiye’de bu oran % 0,06’dır (7).

4. Sonuç

Türkiye’de ulusal teknoloji düzeyi, teknoloji geliştirmesi ve teknolojik yetkinliği, Ar-Ge göstergeleri vb kısaca bilim ve teknoloji değişim ve gelişim sürecinde belirlenmiş sosyal ve ekonomik hedeflere ulaşılabilmesi için girişimcilik ruhunun canlandırılması ve inovasyon çalışmalarına hız verilmesi gerekmektedir. Bunun için gerekli olan ulusal organlar DPT, TÜBİTAK, Türk Patent Enstitüsü, Türkiye Teknoloji Geliştirme Vakfı, Türkiye Bilimler Akademisi, Vakıf ve Devlet Üniversiteleri, Teknoparklar kurulmuştur.

Ulusal çapta makro düzeyde bu organların faaliyetlerinin desteklenmesi, Ar-Ge’ye ayrılan kaynakların artırılması, üniversite sanayi işbirliğinin sağlanması, mevcut kaynakların doğru proje ve çalışmalara aktarılması, sanayinin inovasyon süreci için şekillenmesi üzerinde önemle durulması gereken noktalardır. Mikro düzeyde yani işletmeler açısından ise, öncelikle işletmede yenilik yapmaya eğilimli bir iklim oluşturulmalı, örgüt kültürü haline getirilmelidir. Küçük işletmelerin sahip oldukları esneklik avantajını kullanarak büyük işletmelerin giremedikleri piyasa boşluklarını aramaları ve yenilikler uygulayarak kendilerine yeni hareket alanı yaratmaları gerekir. İşletmeler kendi ürünlerini diğerlerinden nasıl farklı gösterebileceğini düşünmeli ve bunun yollarını araştırmalıdır. Yenilik yaratılacak alanların araştırılması, rakip işletme hataları analiz edilerek dersler çıkarılması, talep değişikliklerinin sürekli takibi, doğru ve tam zamanında piyasaya çıkılabilmesi inovasyon konusunda başarılı olmanın önemli koşullarındandır. Taklitçi ve kopyacı üretim anlayışından yaratıcı üretim anlayışına dönüşüm gerekmektedir. Bunun için, işletme çalışanları yaratıcılık ve yenilik konularında motive edilmeli, cesaretlendirilmeli, yenilik konusunda üretken bir ortam yaratılmalıdır.

Sonuç olarak, kaynakların ekonomik, etkin, verimli kullanımının sağlanması, rekabet gücünün artması, ulusal refahın gelişmesi, sürekli büyüme ve karsızlık sorununun tek çıkış yolu için yenilikçiliğe dayanan inovasyona odaklanmış bir sanayi politikası ve iyi formüle edilmiş bir inovasyon stratejisine ihtiyaç bulunmaktadır.

5846 sayılı yasa gereği lütfen gerektiği gibi kaynak göstermeden alıntı yapmayınız


Bu makale Eskişehir'de düzenlediğimiz "Mobilya Sanayinde İnovasyon Uygulamaları 2" Seminerinde bildiri olarak sunulmuştur. 

Kaynaklar

  1. Döm S., (2006): “Girişimcilik ve Küçük İşletme Yöneticiliği”, Detay Yayıncılık, s.10., Ankara.
  2. Müftüoğlu T. ve Durukan T. (2004): “Girişimcilik ve KOBİ’ler”, Gazi Kitapevi, s.155.,Ankara.
  3. http://www.koniks.com. (17.12.2007): dt-Turan, “İnovasyon Neden Önemli?”
  4. Bayıksel Ş.Ö., (2007): “Çok Hata Yapmadan İnovasyon Olmaz”, Capital Dergisi, Sayı:2007/12, s.176., İstanbul.
  5. http://www.koniks.com. (17.12.2007): Kırım A., “Türkiye İnovasyona Yatırım ve AB’ye Fason Üretimle Zenginleşir”
  1. Anonim, (2003): KOBİ Efor Dergisi ile AB 6.Çerçeve Programı Basın Merkezi işbirliği ile hazırlanmış “2002 AB Yenilikçilik Göstergesi: Teknik Doküman No:2, Aday Ülkeler (Türkiye) Kasım 26” Finansal Forum.
  2. Anonim, (2003) : “Bilim ve Teknoloji” MPM Anahtar Dergisi, Sayı:171, s.18., Ankara.
  3. Çetin G., (2006): “Ulusal İnovasyon Girişimleri Artıyor” MPM Anahtar Dergisi, Sayı:206, s.17, Ankara.

Bir Cevap Yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir