Türkiye Mobilya Sanayisinin Güncel Durumu; Küresel Krizler ve Fırsatlar
Sabit TUNÇEL1, Koray ÇALIŞKAN2, Zeki CANDAN3,4 1 İstanbul Büyükşehir Belediyesi Ağaç ve Peyzaj AŞ, İstanbul, Türkiye 2 Modoko, İstanbul, Türkiye 3 Department of Forest Industrial Engineering, Istanbul University Cerrahpasa, Istanbul, Turkey 4 Biomaterials and Nanotechnology Research Group & NanoTeam, Istanbul, Turkey
Özet
Evde, işte, kentte, okullarda, hastanelerde, parkta-bahçede her yerde karşımıza çıkan mobilyalar insan hayatının ayrılmaz bir parçasıdır ve neredeyse 7 gün 24 saat insanın olduğu her yerde, insanla beraberdir. Teknolojinin gelişmesi, tasarım tercihlerinin farklılaşması ve ekonomik nedenler mobilya üretim süreçlerinde kullanılan malzemelerde ve nihai tasarımlar üzerinde önemli değişiklikler meydana getirmektedir.
Ülkemiz insanı için de mobilya önemli bir unsur olup her geçen gün talepte artışa neden olmaktadır. Türkiye, mobilya alanında gerek bulunduğu yakın coğrafya gerekse Avrupa Birliği’nde hatırı sayılır bir konuma sahiptir. Elbette bulunduğu konum, olması gerekenin çok altındadır. Türkiye’nin genç ve dinamik nüfusu, girişimci ruhu, sanayisinin sağlam-köklü temeller üzerine kurulması, coğrafi ve lojistik avantajları bunda ana etmendir. 2019 yılı aralık ayında ortaya çıkan, aniden bütün dünyayı saran ve sarsıcı şekilde etkileyen Covid-19 pandemisi, diğer ülkeleri ve endüstrilerde olduğu gibi Türkiye Mobilya Sanayisini de etkilemiştir. Yine son birkaç yıldır ortaya çıkan lojistik-konteyner krizi, dünya ticaretini ve bütün dengeleri derinden etkilemiştir. Buna ilaveten, yakın zamanda aniden beliren Rusya-Ukrayna savaşı da endüstri üzerinde çeşitli etkilerde bulunmuştur.
Fakat bu olumsuzlukların aksine, Türkiye Mobilya Endüstrisi tarihinde görülmemiş şekilde bir büyüme, yüksek kapasite kullanım oranları ve ihracat rakamlarını ortaya koymuştur. Bu bilimsel çalışma, sanayi ve sivil toplum kuruluşlarının ortak çalışması olarak tezahür etmiştir. Bu kapsamda sanayinin mevcut durumu, kapasite kullanımı, ihracat ve ithalat rakamları, Ar-Ge, tasarım ve teknolojik yatırım süreçlerindeki değişiklikler incelenmiştir.
Anahtar kelimeler: Türkiye mobilya sanayi; Küresel krizler; Küresel fırsatlar
Current Situation of Turkish Furniture Industry; Global Crises and Opportunities
Abstract
Furniture, which we encounter everywhere at home, at work, in the city, in the schools, in the hospitals, in the park, in the garden, is an inseparable part of human life and is with people, almost 24/7, wherever people are. The development of technology, the differentiation of design preferences and economic reasons cause significant changes in the materials used in the furniture production processes and on the final designs. Furniture is an important element for the people of our country and causes an increase in demand every day. Turkey has a remarkable position in the field of furniture, both in its close geography and in the European Union. Of course, presently taking advantage for it is strategic location- is far below than what it should have been. Turkey’s young and dynamic population, entrepreneurial spirit, establishment of its industry on solid and well-established foundations, geographical and logistics advantages are the main factors in this. The Covid-19 pandemic, which emerged in December 2019 and affected the whole world suddenly and shockingly, affected the Turkish Furniture Industry as well as other countries and industries. Again, the logistics-container crisis that has emerged in the last few years has deeply affected world trade and all balances. In addition, the recent Russian-Ukrainian war has also had various effects on the industry. However, contrary to these negativities, the Turkish Furniture Industry has shown an unprecedented growth, high capacity utilization rates and export figures. This scientific study has manifested itself as a joint work of industry and non-governmental organizations. In this context, the current situation of the industry, capacity utilization, export/import figures, and changes in R&D (research & development), design and technological investment processes were examined.
Keywords: Turkish furniture industry; Global crises; Global opportunities
1. Giriş
TÜİK tarafından yapılan sektörlerin yıllık bazda ithalat ve ihracat rakamlarını gösterir raporlar, 2019 yılının son günlerinde ortaya çıkan salgının başlaması ile birlikte daha büyük önem kazanmıştır. Bunun nedeni, oluşan küresel salgın tüm sektörleri olumsuz etkilemiş ve piyasalarda ciddi daralmaya neden olmuştur. İthalat ve ihracatta aksamaların yanı sıra lojistik kanallarındaki tıkanma ve 2020 ortasında oluşan konteyner krizi Dünya piyasalarında yer alan aktörleri olumsuz etkilemiştir.
Dünya Sağlık Örgütü’nün (World Health Organization) verilerine göre 2019 yılının aralık ayında Çin’in Hubei eyaletinin Vuhan kentinde tespit edilen zatürre vakaları, yapılan araştırmalar sonucunda 5 Ocak 2020 tarihinde daha önce insanlarda görülmeyen yeni bir koronavirüs olarak tanımlanmıştır. Çin’de ortaya çıkan bu virüs 3 ay gibi kısa bir süre içerisinde tüm dünyaya yayılmıştır. Türkiye’de ise ilk Covid-19 vakası 11 Mart 2020 tarihinde görülmüştür (Budak & Korkmaz, 2020).
Virüsün etkisi ile tüm sanayi kollarında, küresel anlamda yaşanan durgunluk birçok markanın Çin’deki faaliyetlerini durdurmasına neden olmuştur. Bu bağlamda Çin’in üretim kapasitesindeki düşüşün, artan global talebi karşılayamaması ithalatçıları farklı arayışlara yönlendirmiştir. İşte bu aşamada Türk sanayisinin yüksek kapasitesi, esnek yapısı, potansiyeli, ucuz iş gücü, coğrafi avantajı ve döviz kur farklarından kaynaklı sebepler ile ürün maliyetlerinin düşük olması küresel ithalatçıların Türkiye’ye yönelmesini sağlamıştır. Özellikle hazır giyim, kimya, otomotiv ve gıda sektörleri bu konuda hızlı aksiyon alarak küresel ithalatçıların yönünü Türkiye’ye çevirmelerini sağlamışlardır.
Aynı gerekçeler ile Türk Mobilya Sektörü de bu krizden en az hasar ile çıkabilmek için ihracata yönelik hamlelerine hız vermiştir. Mobilya sektörünün bileşenlerine bakıldığında beraberinde bu sektörü besleyen yan sanayi ve buna bağlı hammadde temini ve ithalatının da artış gösterdiği gözlenmektedir.
Ahşap mobilya ve aksesuar sektörü pandemi döneminde iç piyasada da yükselen bir trend izlemiştir. Bunun en önemli nedenlerinden biri insanların özellikle belirli dönemlerde dışarıya çıkmasının büyük oranda kısıtlanması, dolayısıyla ana yaşam alanı olan evlerde tadilat veya yenileme işlerini yapmaya yönelmesi, sektöre farklı bir ivme kazandırmıştır. Online satış kanallarının hızla artmasının ürüne erişimi kolay hale getirmesi de bu gelişime katkı sağlamıştır.
Talepteki aşırı artışın bir diğer önemli kaynağı ise özellikle pandeminin en sert geçtiği dönemde insanların işlerine gidememesi, iş yerlerindeki kapanma, buna bağlı uzaktan çalışma modelinin gelişmesidir. An itibariyle pandemi oldukça rahat bir noktaya gelmiş, insanlar evlerinde ve dışarıda rahatça vakit geçirebilmekte, iş yerlerine kolaylıkla gidebilmektedir. Fakat birkaç yılın getirdiği alışkanlık, iş yaşantısının uzaktan çalışmaya gösterdiği reaksiyon ve oluşturduğu yeni sistem, pandemi sonrası da insanların evden çalışma arzularını devam ettirmektedir. Diğer yandan bakıldığında ise pandemi döneminde çalışanlarının evden çalışması, iş yerlerine birçok avantaj sunmuştur. Yer/ofis tasarrufu, yeme-içme ve servis masraflarının ortadan kalkması veya azalması bunlardan sadece birisidir. Evden çalışmaya başlayan insanlar ise önceden çoğunlukla böyle bir düzene sahip olmadıklarından, iş yerlerindeki çalışma düzenini eve taşımak ve kurmak zorunda kaldı. Bu sebeple bilgisayarlar ve diğer teknolojik araç ve gereçler evlere kurularak yeni bir çalışma modelinin ortaya kısa sürede konması zaruret oluşturdu. Kimisi ise bunu konforunu sağlamak için sürdürdü.
Bütün bu nedenlerden dolayı mobilya endüstrisinin önemli bir alt alanı olan ofis mobilyalarında ciddi bir talep patlaması meydana gelmiştir. Bu bağlamda, masa, sandalye, çalışma koltuğu, kütüphane vb. üretimleri ve satışları artmıştır. Eğitimin de birkaç yıl boyunca evden uzaktan eğitim-öğretim ile yapılması, aynı şekilde öğrencilerin de bu yönde ihtiyaçlarını artırmıştır.
Online satışların yaygınlaşması beraberinde paketli mobilya ürünlerinde yeni ve fonksiyonel tasarımlara yönlendirmiştir. Yapılan tasarımlarda özel bağlantı ve ekipmanlar için yapılan Ar-Ge çalışmaları ile sektöre farklı bakış açıları kazandırdığı görülmektedir.
Ayrıca fuarcılık alanında Çin’de gerçekleşmesi planlanan birçok fuar yapılamamıştır. Türkiye’nin bu alanlarda ithalatçıları kendi milli fuarlarına davet ederek, Türk ürünlerinin tanıtımının yapılması söz konusu olmuştur. Yeni tedarikçi arayan firmalar için alternatif olması ile birlikte Türkiye’nin ihracatı açısından önemli bir fırsat doğmuştur. Dünyaca ünlü gazetelerden Financail Times’ın yayınladığı araştırmaya göre Çin’in Wuhan kentinde çıkan salgın nedeni ile büyüme hızındaki gerileme sonucunda GSYİH (Gayri Safi Yurtiçi Hasıla) bazında avantajlı çıkabilecek tek ülke Türkiye gösterilmekte idi.
2. Yıllara Göre İhracat Rakamları
Covid-19 salgınının çıkması ile birlikte, özellikle salgının ilk evrelerinde oluşan belirsizlik, Dünya genelinde ülkelerin ithalat ve ihracatının duraklamasına neden olmuştur. Salgın ile ilgili alınan önlemler, küresel ekonomiyi de olumsuz yönde etkilemiştir. Tüm dünya ülkeleri bu krizi en az hasarla atlatmak için yeni pazar arayışlarının yanı sıra, hammadde ve ürün temini için farklı coğrafyalara açılarak yeni tedarik alanları bulmaya çalışmışlardır. Bu bağlamda küresel üreticilerin birçoğu Çin’deki faaliyetlerini askıya alarak piyasaların daralmasına neden oldular. Asya piyasalarında oluşan bu daralma, artan küresel talebin kısa ve orta vade de Türkiye’ye çekebilecek çalışmalar ile Türk ihracatçıları için bir fırsat oluşturmuştur.
Dünya ticaret hacminin tedarik zincirlerinde kaynaklanan kesintiler, beraberinde üretim girdilerinde sorunların yaşanması 2021’in üçüncü çeyreğinde dünya mal ticaret hacmi %0,8 oranında geriletmiştir (WTO, 2022).
Yaklaşık 20 trilyon dolar olan dünya ticaret hacminden Türkiye %0,21’lik pay almaktadır. Aşağıdaki tabloda Türkiye’nin 2017 yılı ile 2021 yılları arasındaki, ithalat, ihracat rakamları ve gerçekleşen toplam ticareti verilmiştir. 2017 yılında 403 milyar dolar olan dış ticaret hacmi, pandeminin başlaması ile birlikte 2020 yılında 389 milyar dolar seviyesine gerilemiştir. Covid-19’a karşı geliştirilen aşının etkisi ile Covid-19 salgınında meydana gelen gerileme neticesinde lojistik ve tedarik alanında açılan ticaret yolları, Türkiye’nin 2021 yılındaki dış ticaret hacminin 496 milyar dolara yükselmesinde etken olmuştur.
Tablo 1 Yıllara Göre Dış Ticaret Verileri (Data of foreign trade by years)
Türkiye’nin 2021 yılında gerçekleşen ihracatı bir önceki yıla göre %32,8’lik artış ile 225 milyar dolara ulaşmıştır. Ancak ithalatın da %23,6 seviyelerinde artması ile birlikte 46,2 milyar dolarlık dış ticaret açığı oluşmuştur.
Ticaret hacminin artması dış ticaret açığı vermeyen sektörlerde yeni pazarlara açılımın sağlanması ile GSYİH’daki büyüme hızını olumlu etkileyerek 2020 yılında %6 seviyelerine gelmesini sağlamıştır (TİM, 2022).
3. Orman Ürünleri Sanayi İhracatı
Tüm bu verilerin hem genel ekonomi üzerinde hem de mobilya sektörü özelinde yansımaları söz konusu olmuştur. Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) tarafından her yıl yayınlanan sektörel bazdaki ihracat kayıtlarının 2019 ve sonrası değişimleri aşağıdaki tabloda gösterildiği şekilde gerçekleşmiştir. Buradan mobilya sektörünün yıllara göre ihracat verileri incelendiğinde 2021 yılında %25’lik artış gözlenmektedir. Aynı şekilde 2022 yılı itibari ile bir önceki yılın ilk 7 aylık dönemi ile karşılaştırıldığında %27’lik bir artış söz konusudur. Mobilya sektöründeki bu artışın toplam ihracat içerisindeki payı her iki tablo birlikte incelendiğinde, 2019 yılında %3,1 olan payın 2022 yılının ilk 7 ayında %3,3 seviyelerine çık 0,2 puanlık bir artış sağlanmıştır.
TİM (Türkiye İhracatçılar Meclisi) tarafından belirli periyodlarda yayınlana raporlarda görüldüğü üzere orman ürünleri sanayisinin önemli bir kolu olan mobilya sektörü pandemi döneminde dünya genelinde oluşan ekonomik daralmayı kendi lehine çevirme başarısını göstermiştir.
Burada dikkat çekilecek önemli nokta ise, mobilyanın oluşumunda gerekli olan girdilerin bir kısmının ithal olması nedeni ile sektörde ilk etapta ciddi sıkıntılar yaşanmıştır. Özellikle yonga levha (YL) tedarikinde yaşana problemler, yerli YL üreticilerinin ihracata yönelik satışlarının artması ile birlikte iç piyasada büyük bir darboğaz oluşmuştur. Tam kapasite çalışan levha sektörü bu kez odun hammaddesi problemleri ile karşılaşmış, bunun ithal edilmesine yönelik çözümler ise oluşan lojistik problemler nedeni ile söz konusu darboğaz uzun bir süre aşılamamıştır.
Lojistik alanında yaşanan konteynır sıkıntısı, ülkelerin ithalat ve ihracatını olumsuz yönde etkilediği gibi, imalat sektöründe de aksamalara hatta hammaddeye ulaşımın neredeyse olanaksız hale gelmesi ile birlikte ürün fiyatlarında hızlı bir artışa neden olmuştur.
Yapılan akademik çalışmalarda, mobilya üretiminde toplam giderlerin %53’ünü hammadde giderleri ve yüzdelik dilimin %13,8’lik kısmını ise ahşap esaslı levha ürünleri oluşturmaktadır (Koç & Aksu, 1995).
Türkiye ahşap esaslı levha sektörü son 20-25 yıldır yaptığı yatırımlar ile hem teknolojik hem de kapasite anlamında dünyada 5., Avrupa da ise en büyük üretici konumundadır. Burada sektörün daha da yukarı noktalara taşınması için hammadde sorunlarının kalıcı olarak çözülmesi, kaliteli hammaddeye sürdürülebilir tedariğin sağlanması gerekmektedir. Bu bağlamda çok farklı yöntemler geliştirilebilir. Örnek olarak kullanılmış mobilyaların dönüştürülmesi, hızlı yetişen ağaç plantasyonlarının oluşturulması sıralanabilir (Yildirim ve diğ. 2014).
Yapılan araştırmalara göre Avrupa’da MDF ve HDF gibi levha ürünlerinin %49 mobilya üretiminde, %31’i parke, %10’u inşaat sektöründe %9’u ise kapı üretiminde kullanılmaktadır. YL ise %82 gibi yüksek bir oranla mobilya sektöründe kullanılırken %13 inşaat, %3’ü ise kapı üretiminde kullanıldığı ifade edilmektedir. (İstek, Özlüsoylu, & Kızılkaya, 2017)
Pandemi döneminde Türkiye’de levha sektörü üretiminin büyük çoğunluğunun ihracata yöneltmesi ile iç piyasada ciddi hammadde sıkıntısı doğmuştur. Piyasaya arz azalınca fiyatlarda büyük artışlara neden olmuştur. Hammaddedeki bu artışın mamül ürünlere yansıması ile mobilya fiyatları beklenenin üzerinde artmıştır. Bunun üzerine T.C. Ticaret Bakanlığı Haziran 2021’de aldığı karar doğrultusunda ahşap esaslı levha üreticilerine ihracat kısıtlaması getirmiş, üretimin %20’sinin ihracına izin vererek bu sorunun çözümüne katkı sunmuştur. Ancak bunun da yetersiz bulunması ile birlikte ilgili devlet kurumları 13 Nisan 2022 tarihi itibariyle levha ürünlerindeki kotayı artırıp %100 oranında ihracat yasağı getirerek tüm üretimin içi piyasaya verilmesini kararlaştırmıştır. Levha sektörü üreticileri bu karara karşı çıkarken asıl sorunun kaynağının Türkiye’deki odun hammaddesinin yetersizliğini göstermişlerdir. Bu kararlar çerçevesinde levha ihracatı geçmiş yılın aynı dönemine göre %17 oranında azalmıştır (İlhan, 2022).
Özellikle hammadde sorununun çözülmesi noktasında sanayinin önemli sivil toplum kuruluşlarından MDF ve Yonga Levha Sanayicileri Derneği (YOMSAD) ciddi bir çaba harcamış, başta T.C. Tarım ve Orman Bakanlığı, Orman Genel Müdürlüğü olmak üzere çok sayıda Bakanlık ve bağlı kuruluşu ile koordineli olarak bu sorunu çözmeye yönelik pozitif adımlar atmıştır.
İlk etapta çözümü zor görünen bu durum ilgili sektör bileşenlerinin bir araya gelerek kaynakların ölçeksel boyutta iş birliği ile aşılması yönünde tedbirler alınmıştır. Bu önlemler sayesinde, durağan haldeki mobilya sanayi kısa sürede kendisini toparlayarak taleplere yanıt verebilir hale gelmiştir.
4. Türkiye Mobilya Sektörü
Mobilya sanayi her ne kadar teknolojik makine yatırımına gitmiş olsa da ağırlıklı olarak KOBİ’ler, (Küçük ve Ortak Ölçekli İşletmeler) istihdam açısından önemli bir yer tutmaktadır. Bu da işçilik giderlerinin diğer ihracat yapan ülkeler ile karşılaştırıldığında düşük olması nedeni ile Türkiye’yi Avrupa pazarı için önemli bir tedarikçi konumuna getirmektedir.
Mobilya ticaretinin dünya genelinde ülkeler bazında oransal dağılımına bakıldığında Tablo 4’te verilen değerler ışığında Türkiye ihracatta %1,6, ithalatta ise %0,2’lik pay almaktadır. Çin ihracatta %32,8’lik pay ile birinci sırada yer alırken, ithalat konusunda ABD %30’luk paya sahiptir.
Türkiye’nin mobilya sektörü ile ilgili yapılan SWOT (Strengths, Weaknesses, Opportunities, Threats & Güçlü Yönler, Zayıf Yönler, Fırsatlar, Tehditler) analizine bakıldığında rekabet üstünlüğü, lojistik altyapı, büyüme potansiyeli olan gelişmiş sektör olması ve hammaddeye ulaşım ve işçiliklerin %90 seviyelerinde yerli kaynaklar ile çözülebilir olması, güçlü yanlarını oluşturmaktadır. Bunun yanı sıra entegre tesis sayısının azlığı, KOBİ’lerin sermaye sorunu, kalifiye teknik personel sıkıntısı, üretim teknolojilerinde yurtdışına bağımlılık gibi unsurlar da zayıf yönlerini teşkil etmektedir. Sektörün e-ticaret kanallarını satış ve pazarlamada yoğun kullanması, fiyat ve kalite avantajı, ihracatta lider ülke olan Çin’i diğer ülkelerin çeşitlemek istemesinden kaynaklı artan dış talep gibi unsurlarda sektörün önünde bir fırsat olarak durmaktadır. En önemli tehdit ise Çin’in agresif bir oyuncu haline gelmesidir.
Tüm bunlar karşılaştırıldığında mobilya sektörünün fırsatları, güçlü yönleri ile birleştirerek doğru hamleler yaptığı, son dönemdeki ihracat rakamlarının artışı ile görülmektedir. Ancak Türkiye mobilya sektörü ile bunun çok daha iyisini yapabilir konuma gelebilmesi için teknoloji, Ar-Ge ve inovasyon yatırımlarına daha fazla önem vermesi ve ürün tasarımı konusunda rekabetçi bir anlayış ile özgün tasarımlara imza atması gerekmektedir. Böylece dünya pazarından daha fazla pay alma olasılığı yükselecektir.
5. Sonuç ve Öneriler
Pandeminin başlamasından bu yana dünyanın içerisine girdiği kriz, mobilya sektörünü global ölçekte olumsuz etkilemiştir. Ancak bu problem, kısa süre zarfında farklı tedarikçi arayışları ile hızlıca çözüm yoluna girmiştir. Genel olarak yaşanan bu krizden Türkiye mobilya sektörü büyüyerek çıkmış ve pazar payını genişletmesi ile pazarda aranan aktör olmuştur. Tabi ki bu yeterli olmayıp çok daha iyisini yapabilir olması gerekir. İhracata yönelik talepleri karşılayabilmesi için gelişen teknoloji ve alt yapıyı daha ileri düzeylere taşıyarak, demonte mobilya bağlamında özgün ve fonksiyonel tasarımlara imza atması gerekmektedir.
Özellikle yurtdışında kümeleşerek oluşturulabilecek İKEA örneği, bir yapı ile sistematik olarak gelişime açık ürün ve hizmet kalitesinin ön planda olduğu yapıların oluşturulması gelecekte Türkiye’nin pazar payını arttıracaktır.
Yurtiçinde kurulan firmaların mutlak surette bir fizibilite raporu ile ilgili otorite tarafından incelenip gereklilik doğrultusunda yetkinliği uygun olup olmadığı incelendikten sonra ruhsatlandırma ve işletme kurulumuna izin verilmelidir. Mutlaka sermaye yeterliliğinin incelenmesi ve üreteceği ürün ile yatırımın karşılaştırmalı analizi yapılmalıdır.
Diğer bir açıdan küçük boyutlardaki bir atölye ve kayıt dışı istihdam ile haksız rekabete yol açan unsurlar önlenmelidir. Bu sorunların önlenebilmesi adına iş yerlerinin büyüklüğü, çalışan sayısı, sermaye yeterliliği vb. önemli parametrelerde çeşitli düzenlemeler getirilebilir. Bunu yaparken de Amerika Birleşik Devletleri, Avrupa Birliği ve Çin modelleri incelenmelidir. Elbette her ülkenin kendine has sosyoekonomik yapısı vardır. Burada diğer ülkelere bakılıp Türkiye’nin kendi parametreleri bilimsel yaklaşımla ve ortak akılla ortaya konulmalıdır. Firma yöneticilerinin veya sahiplerinin yatırım, finansal yapının yönetimi, borçlanma vb. önemli konularda eğitim almaları faydalı olacaktır. Hatta bunlar Üniversitelerin Sürekli Eğitim Merkezleri ile anlaşmaların yapılması suretiyle profesyonel ve kurumsal olarak sertifikalı eğitimler şeklinde de olabilir. Böylece sektördeki yanlış para yönetimi ve gereksiz yatırımların minimize edilmesi, kıt kaynakların doğru kullanımı ile verimliliğin artması ve daha rekabetçi oluşumlar güçlendirilebilir. Bilinçli üretici, işletmesinin gelişimi adına doğru yatırımlar yapacağından ihracat konusu da buna paralel gelişecektir.
Elbette sektörün gelişmesi sadece makine ve altyapı yatırımı ile tek başına gerçekleşmemektedir. Bu kaynaklar kullanacak, yönetecek, sistemi sürdürülebilir hale getirecek insan kaynaklarına ihtiyaç bulunmaktadır. Bu yönüyle Üniversitelere ve meslek liselerine ihtiyaç vardır. Sadece mühendis, mimar ve tasarımcı değil, meslek lisesi / yüksel okul mezunu kaliteli ara eleman açığı ve ihtiyacı her zamankinden daha fazladır.
Ülkemizde mobilya endüstrisi için direkt olarak bir bölüm yer almamaktadır. Genel olarak ana faaliyet alanı ahşap olan Ağaçişleri Endüstri Mühendisliği ile Orman Endüstri Mühendisliği Bölümü mezunları çalışmaktadır. Sektörün çok geniş olması nedeniyle bu bölümlerdeki dersler de oldukça geniş bir yelpazededir. Bu hem avantaj hem de dezavantajdır. Mezun, birçok konuda azar azar bilgi sahibi olmaktadır. Oysa az bilgi yerine tek bir alanda derinlemesine uzmanlık, mobilya endüstrisi için tercih edilen bir husustur. Elbette derslerin sadece mobilya eksenli olması da beklenemez. Bu nedenle öğrencilerin ilk 2 senesinde ortak temel mesleki dersleri alması, 3. ve 4. sınıfta ise Bölümdeki eğitimin branşlaşması ile spesifik alanlarda uzmanlaşması gerekmektedir. Benzer örnekler ülkemizin önde gelen üniversitelerinde diğer mühendislik bölümlerinde mevcut bulunmaktadır. Söz konusu bu bölümlerde mobilya endüstrisi için oluşturulacak branşta, mobilya mühendisliği, mobilya komponentleri – malzemeleri, mobilya tasarımı, yüzey kimyasalları, yüzey kaplamaları gibi konular ön plana çıkarılabilir.
Böylece hem kaliteli ve derinlemesine bilgiye sahip olan mezunlar iyileştirilmiş özlük hakları ile kolayca iş imkânlarına kavuşabilir hem de çalıştıkları firmalara değer katıp, sadece o firmalarda işçinin başında durmak veya günlük sistemi idame ettirmek yerine, daha inovatif ve katma değerli ürünlerin çıkmasına imkân sağlanmış olur.
Mobilya sektörünün ana tedarikçisi olan levha sanayisinin de hem kapasite hem de kalite anlamında gelişmesi, sonuçlara pozitif yönde tesir yapacaktır. İşin bir de çevre yönü bulunmaktadır. Avrupa’da ve Amerika Birleşik Devletleri’nde çok yönlü araştırmalar ve düzenlemeler bulunmaktadır. Örneğin “European Grean Deal”, “Circular Economy”, “Fit For 55” kavramları öne çıkmaktadır. Türkiye’de de kullanılmış mobilyalar özellikle büyük şehirlerde büyük bir soruna neden olabilir. Cadde ve sokak kenarlarında kullanılmış ve atık pozisyonundaki mobilyaların görülebilirliği her geçen gün artmaktadır. Bu sadece çevre kirliliği değil, aynı zamanda büyük bir maddi kayıp olup kaynak israfıdır.
T.C. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı, T.C. Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı, Valilikler, Büyük Şehir Belediyeleri, İlçe Belediyeleri ve orman endüstrisi ile ilgili sivil toplum kuruluşları bir araya gelip kullanılmış mobilyanın veya ahşap atıklarının veya kentsel dönüşüm atıklarının güvenli bir şekilde toplanıp tekrardan ağaç bazlı panel üretiminde kullanılması, bunların da mobilya üretiminde değerlendirilmesi sağlanmalıdır. Bu kapsamda firmalara ve ürünlerine çeşitli sertifikalar verilebilir. Böylece döngüsel ekonomi desteklenmiş olur.
5846 sayılı yasa gereği lütfen gerektiği gibi kaynak göstermeden alıntı yapmayınız.!
Bu yayın Poznan Üniversitesinde gerçekleşen “30. Uluslararası Mobilya Kongresin”de Bildiri olarak sunulmuştur. 22-23 Eylül 2022
Kaynakça
Budak, F., & Korkmaz, Ş. (2020). Covit-19 Pandemi Sürecine Yönelik Genel Bir Değerlendirme: Türkiye Örneği. Journal of Social Research and Management, 62-79.
İlhan, L. (2022, Nisan 19). Sektörler. Dünya: https://www.dunya.com/sektorler/mobilya/mdf-ve-yonga-levha-ihracati-yasaklandi-haberi-655467 adresinden alındı
İstek, A., Özlüsoylu, İ., & Kızılkaya, A. (2017). Türkiye Ahşap Esaslı Levha Sektör Analizi. Bartın Orman Fakültesi Dergisi, 132-138.
Koç, H., & Aksu, B. (1995). Küçük Ölçekli Bir Mobilya İşletmesinde Üretim Sürecinin Analizi,. İstanbul Üniversitesi Orman Fakültesi Dergisi, 79-89.
TC. Kalkınma Bakanlığı. (2018). Onbirinci Kalkınma Planı (2019-2023). Ankara: TC. Kalkınma Bakanlığı.
TİM. (2022). İhracat 2021 Raporu. Ankara: TİM.
TİM İhracatçılar Meclisi. (2020). RCA 1000 Raporu. Ankara: TİM.
WTO. (2022, 08 23). 2021 news. World Trade Organization: https://www.wto.org/english/news_e/news21_e/stat_20dec21_e.htm adresinden alındı
Yildirim, H.T., Candan, Z., Korkut, S. 2014. Wood-based panels industry in Turkey: Future raw material challenges and suggestions. Maderas. Ciencia y tecnologia 16 (2), 175-186.